29 Kasım 2009 Pazar

Guiza'yı anlamak - sönük yıldız sorunsalı

Şu anda çok yakındığımız bir durum Fenerbahçe'deki kaliteli diye alınan futbolcuların çok hevessiz ve sönük futbolları.
Bunların en belirginleri olarak Guiza'yı ön plana çıkardım, aslında aynı sorun Andre Santos'ta da var, diğerlerinden ayrılsa da benzer olarak Roberto Carlos'ta da.

Şimdi sen İspanya ligi gol kralı oluyorsun, Avrupa şampiyonu İspanya'nın 3. forveti olarak biliniyorsun, epeyce de yüksek bir bonservis bedeliyle Türkiye ligindeki güçlü bir takıma geliyorsun.

Benzer kurguyu Andre Santos için de koyabiliriz, konfederasyon kupası şampiyonu Brezilya'nın yeni yükselişteki oyuncularından, Dunga'nın sol beki, elde Real Madridli Marcelo, Barcelonalı Maxwell falan varken. Bir anda tanınıp Fenerbahçe'ye transfer oluyorsun.

Guiza ilk geldiği sezonda da çok gol kaçırdı, saç baş yoldurdu, ilerde yalnız kaldı, kalecinin göbeğine top vurdu. Ama şu ankinden farklı bir özelliği vardı; çok koşuyor, çok çabalıyordu, o yüzden de elle tutulur bir tarafı vardı. Şampiyonlar Liginde oynuyordu Fenerbahçe, Porto'ya, Arsenal'e karşı falan oynuyodu adam en azından. 1 sezon önce Avrupa'da çıkış yapmış, çeyrek final oynamış, beklentileri tavan yapmış bir takıma gelmişti.

Santos da çok genç olmamasına rağmen kendini pazarlayabileceği, Avrupa'da büyük bir takıma transfer olabilmek için daha gözönünde bulunabileceği bir kulübe geldi. 1-2 sezon burada parladıktan sonra mesela Milan'a falan gidebilirim diye düşündü heralde.

Siz böyle kariyerleri yeni parlamakta olan oyuncuları, açıkçası Fenerbahçe'yi daha büyük kulüplere gidebilmek adına kullanmak isteyecek (dünyanın en büyüğü değil, kabul edelim) oyuncuları, bu arada da iyi para alacakları bir yere getirdikten sonra o takımın hedefini "3 yıl ligde şampiyon olalım yeter" vizyonuna sokarsanız, teknik direktörünüz paşa "Sheriff iyi takım, 1 puan başarıdır" mantalitesine sahipse motive edemezsiniz. Adam bakmış vizyon yok, oynadığı takımlara bakıyo (o takımları küçümsemek niyetinde değilim ama gerçekler böyle) Diyarbakırspor, Gaziantepspor, Denizlispor vs. Bu takımlara karşı iyi oynasa, maçı kazansa, gol atsa, asist yapsa ne farkedecek? Steau maçına beraberliğe yetinen bir bakışla çıktıktan sonra, bu adamlar Avrupa'da düzgün bir hedef belirlenmedikten sonra nasıl motive olsunlar?

Carlos aynı olmasa da benzer durumda. Sen takımın hedeflerini bu kadar küçültürsen Carlos gibi bir futbolcuyu ha Katar'da parababası bir takımda oynatmışsın ha Fenerbahçe'de ne farkeder? Çok eminim ilk geldiğinde bir Arap takımına falan belki daha fazla ücret alarak transfer olabilirdi Carlos, ama bence amacı "ben daha ölmedim"i göstermek, Fenerbahçe Avrupa'da isim yaparken kendisini de hatırlatmaktı. Diğerleri gibi bu adamı da küçük hedeflerin için yoldaki taş niteliğinden öteye gitmeyen maçlarda oynatırsan, adam idare eder, hırs yapmaz.

Ben de farkındayım bu adamların çok para aldığının, iş etiğine sahip olup ellerinden geldiğince en yüksek performanslarını kullanmaları gerektiğinin, ancak şu anda yaşadığımız gerçeklik budur, motivasyonunu doğru veremedikçe oyunculardan randıman alamazsın. Ancak oyuncuların bu durumlarında hataları ne kadarsa, kulüp yönetimi ve teknik kadroların da en az o kadar suçları vardır. Bahsettiğim konu sadece bu 3 futbolcudan ibaret değildir, ancak benim gözümün önündeki en açık örnekler bunlar.

Not: Inter - Fiorentina maçını izliyorum, dakika 90 ve Inter'in bu seneki önemli transferlerinden biri olan Diego Milito'ya takıldı aklım. Bu arkadaş da Arjantin'in yedek oyuncusu ve Inter'de oynuyor, genelde yedek ve arada ilk 11, gerçekten de bugün mesela Guiza'nın bu en düşük performansından daha kötü oynuyor, Cenk İşler'in dün Fener'e attığı golden çok daha kolaylarını kalecinin göbeğine vurmakta. Şimdi bu adam kötü forvet mi? Ya da Guiza'yı koysak oraya Milito kadar iş yapmayacak mı, nedir?

2 yorum:

  1. yorumlarınız okunmayacak kadar uzun, daha kısa yoldan anlatmak ıstediğiniz şeyleri anlatmanızı bir meslekdaşınız olarak size tavsiye ediyorum...
    ayrıca sizi de kendi sitemize bekleriz..

    http://sporingen.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  2. yapıcı eleştiriniz için teşekkür ederim sayın mozlu, kimi zaman da nispeten kısa değerlendirmelerde bulunuyorum, ancak düşündüklerimi tam olarak aktarmam zaman zaman dediğiniz gibi biraz uzun olabiliyor, bunun değişeceğini sanmıyorum.

    sporingen'i ilgiyle takip edeceğim sayın meslekdaşım.

    YanıtlaSil